Eziklik psikolojisi nedir ?

Zeynep

New member
Eziklik Psikolojisi: Bir Hikâyenin Gölgesinde

Merhaba değerli forumdaşlar,

Bugün sizlerle yüreğimin derinliklerinden süzülüp gelen bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hepimiz zaman zaman kendimizi yetersiz, eksik ya da değersiz hissettiğimiz anlara şahit olmuşuzdur. Bu duygunun adı, belki de en çok “eziklik psikolojisi” olarak karşımıza çıkar. İşte bu duygunun, bir dost sohbetinde nasıl hayat bulduğunu size anlatacağım.

Bir Sohbetin Başlangıcı

Bir akşamüstüydü. Küçük bir kafede, ahşap masaların üzerine dökülen gün batımı ışıkları arasında üç arkadaş oturmuş sohbet ediyordu. Ali, Ayşe ve Murat. Her biri farklı bir dünyanın temsilcisi gibiydi.

Ali, akılcı ve stratejik düşünen bir adamdı. Hayatta karşılaştığı sorunları çözmek için daima bir plan yapar, adım adım ilerlerdi. Onun için duygular, çoğu zaman yol gösterici değil, daha çok gürültü kaynağıydı.

Ayşe ise empatiyle dolu bir ruha sahipti. İnsanların kalbini, en küçük mimiklerinden bile hissedebilirdi. Hayatı anlamlı kılanın, ilişkiler ve paylaşım olduğuna inanırdı.

Murat ise ikisinin arasında sıkışmış bir ruh gibiydi. İçinde eziklik duygusunun gölgesi vardı. Çocukluğundan beri sürekli başkalarıyla kıyaslanmış, hep “yetersiz” hissettirilen bir adam…

Murat’ın Hikâyesi

O akşam Murat, yıllardır içine gömdüğü bir sırrı paylaşmaya karar verdi. “Biliyor musunuz,” dedi, “ben hep kendimi eksik hissettim. Çocukken kardeşim benden daha başarılıydı. Babam sürekli onu örnek gösterirdi. ‘Bak ağabeyin nasıl çalışıyor, sen neden yapamıyorsun?’ sözleri kulağımda çınlardı. Büyüdüm ama o ses hiç susmadı.”

Ayşe, Murat’ın gözlerinin dolduğunu fark etti. Hemen elini onun eline uzattı, sessizce dinledi. Ali ise kaşlarını çatmış, çözüm üretmeye hazırlanıyordu.

Çözüm ve Empatinin Çatışması

Ali, kendine has tavrıyla söze girdi: “Murat, mesele çok basit. Geçmişi kafana takma. Hedef koy, plan yap, kendini geliştir. Başarırsan zaten kimse seni küçümseyemez.”

Ayşe hemen araya girdi: “Ali, mesele sadece hedef değil. Murat’ın kalbinde yaralar var. Ona sadece ‘çalış’ demek, o yarayı görmezden gelmek olur. Murat önce kendini affetmeli, içindeki çocukla barışmalı.”

Ali’nin bakışları sertti, ama haklı olduğunu düşünüyordu. Ayşe ise yumuşak sesiyle Murat’ın kalbini sarmak için çabalıyordu. İşte tam da burada “eziklik psikolojisinin” iki farklı yüzü ortaya çıkıyordu: Biri stratejik çözümlerle yükü hafifletmek isterken, diğeri empatiyle yarayı onarmaya çalışıyordu.

Eziklik Psikolojisinin Derinliği

Murat’ın hikâyesi, aslında hepimizin içinde bir yerlerde saklı olan kırılganlıkları hatırlatıyordu. Eziklik psikolojisi, çoğu zaman başkalarının bize yüklediği kıyasların ve aşağılamaların bir sonucu olarak doğar. İnsan, sürekli “daha iyi olanın gölgesinde” kalırsa, kendi değerini görmez olur.

Ali gibi düşünenler için çözüm nettir: “Başarırsan bu duygudan kurtulursun.” Ama Ayşe’nin bakış açısı daha farklıydı: “Sen zaten değerlisin, hiçbir başarı senin öz değerini artırmaz ya da eksiltmez.”

İşte eziklik psikolojisinin en derin yanı burada yatar. İnsan, kendini başkalarının terazisinde tarttıkça ağır gelir, ama kendi kalbinin aynasında baktığında özgürleşir.

Bir Dostluğun Gücü

Murat, arkadaşlarının sözlerini dinlerken gözlerinden yaşlar süzüldü. “Belki ikiniz de haklısınız,” dedi. “Ben hem kendime bir yol çizmeliyim hem de içimdeki yaraları sevmeyi öğrenmeliyim. Çünkü hepinizin desteği bana bunu hissettirdi.”

O anda kafenin loş ışıkları, Murat’ın içindeki karanlığa bir umut gibi sızdı. Ayşe’nin empatisi, Ali’nin stratejisi ve Murat’ın cesareti bir araya geldiğinde, eziklik psikolojisinin zincirleri çözülmeye başlamıştı.

Forumdaşlara Bir Soru

Sevgili forumdaşlar, siz hiç böyle hissettiğiniz oldu mu? Kendinizi kıyasların gölgesinde ezilmiş buldunuz mu? Belki de içinizde hâlâ çocukken duyduğunuz bir ses yankılanıyor: “Yetersizsin.”

Peki siz o sesi nasıl susturdunuz? Çözüm odaklı planlarla mı, yoksa empatik bir dostun sıcak kucaklamasıyla mı?

Hikâyemi sizinle paylaşmamın nedeni, bu sorulara hep birlikte cevap aramak. Çünkü biliyorum ki, eziklik psikolojisi hepimizin kalbinde bir noktaya dokunuyor. Belki de paylaşarak, birbirimize destek olarak bu gölgeyi biraz olsun aydınlatabiliriz.

Son Söz

Unutmayın dostlar, her birimiz biriciyiz. Ne başkalarının başarıları bizi küçültür, ne de kendi hatalarımız değerimizi siler. Eziklik psikolojisi, aslında bir yanılsamadır; içimizdeki ışığı görmemizi engelleyen bir perde.

Ve belki de o perdeyi kaldırmanın en güzel yolu, Ali’nin çözümcü aklını Ayşe’nin empatik kalbiyle birleştirmek… Çünkü hayat, tek başına stratejiyle ya da tek başına duyguyla değil, ikisinin dengesiyle anlamlıdır.

Şimdi söz sizde sevgili forumdaşlar, siz bu hikâyede kendinizi nerede gördünüz?