Türk Sinemasında Mizah

Mizah, olayların gülünç yanlarını ortaya çıkarmak, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, güldürme, eğlendirme sanatıdır. Yabancı sinemada bunu hissetmek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Evrensel konularımız olduğu gibi gelenek, görenek, örf ve adetler gibi farklı yanlarımız da var. Bu nedenle onların mizah anlayışı ile bizim mizah anlayışımız değişebiliyor evrensel konular hariç. Örneğin yabancı ülkelerde görücü usulü ile evlilik yokken bizde var. Bilhassa başlık parası bizde görülen bir gelenektir. Hatta gelenek demek de ne kadar doğru bilmiyorum, kişilerin koyduğu bir özellik de desek yeridir. Yabancı ülkelerde bunu da görmek mümkün değil. Bu durumda Türk sinemasındaki mizah da daha çok toplum bilincine eriştikten sonra ortaya çıkan, gelenek, görenek, örf ve adetlerimizin doğurduğu gülünç yanları ortaya çıkarmaya başlamıştır. Bizdeki en iyi örnekleri İnek Şaban olarak bildiğimiz Ali Sunal’ın da babası olan Kemal Sunal filmlerinde bunu görmek mümkün. Sevdiği kızın babası köyün ağası olunca şehre gidip para kazanmaya başlayan, istenilen başlık parasını biriktirmeye çalışan köylüler Türk sinemasında mizah denince akla ilk gelen örneklerden oluyor. Cem Yılmaz’ın oynadığı ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ filminde de bu mizahı çok iyi hissederiz. Bu film 1988 Türkiye yapımı güldürü filmidir. Senaryo Cem Yılmaz’a aittir. Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson’un sorunlu ağabey kardeş ilişkisini beyaz perdede yansıtmışlardır. Birbiriyle tamamen zıt iki karakteri simgeleyen bu iki kardeşin başına türlü belaların gelmesiyle mizahı yansıtmışlardır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.