Deniz Bulutsuz’u darp eden Ozan İnanç’ın yargılandığı davada sürücü konuştu!

Geçtiğimiz aylarda gündeme yerleşen Deniz Bulutsuz ve Ozan İtimat ortasındaki darp olayında, dava süreci devam ediyor. 13 yıla kadar mahpusu istenen Ozan Güven’in yargılandığı davada, oyuncunun sürücüsü dinlendi.

Oyuncu Ozan İnanç’ın, eski sevgilisi Deniz Bulutsuz’u darp ettiği argümanıyla 13 yıl 6 aya kadar mahpus istemiyle yargılanmasına devam edildi. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada müşteki sanık Deniz Bulutsuz ile taraf avukatları hazır bulundu.

“OZAN BEYEFENDİ BENİ ÇAĞIRDI”

Duruşmada tanıklık eden Ozan İnanç’ın sürücüsü Hasan Doğan, tarafların 17 yıllık çalışanları olduğunu söyleyerek, “O gün bir yemek programı vardı, tarafları ve arkadaşlarını aldım bir lokantaya bıraktım. Ozan Beyefendi bana ‘ayrılma’ dedi, ben de biraz işlerim vardı hallettim. Ozan Bey’in davetiyle onları lokantadan aldım, sonra bir çay daveti üzerine öteki yere gidildi. Daima bir arada oturduk, daha sonra oradan da ayrılıp Ozan Bey’in Levent’teki ikametine her iki müşteki sanığı bıraktım ve konutuma gittim. Gece 2’ye gelirken onları bırakmış, meskenime gitmiştim. Daha sonra gece 03.00-03.10 civarında Murat Beyefendi beni aradı, Ozan Bey’in beni çağırdığını ve Deniz Hanım’ı götürmemi istediğini bana iletti. Hazırlanıp yola çıktım ve 03.40 civarında üst sokaklarına girdim” dedi.

“BEN BİR ŞEY YAPMADIM”

Şahit Hasan Doğan beyanının devamında, “Üst sokağa girdiğimde Deniz Hanım sokaktaydı, araca bindi ve devam ettik. Deniz Hanım ‘ben bir şey yapmadım’ diyerek yaklaşık 4-5 sefer tekrar etti, caddeye çıkmıştık, ‘Ramazan’ı orta, Kamil’i orta, Ozan yaralı’ dedi. O denli deyince tekrar geriye, Ozan Bey’in meskenine döndüm. Aracı park ettim ve Deniz Hanım’dan araçta beklemesini rica ettim. İçeri girip Ozan Bey’e seslendim, üst kattan birkaç adım indi. Sol şakağı mı palavra olmasın, kızarıklık vardı. Ellerinde çizikler, ayağının altında cam kesiklerinden olduğunu anladığım kesikler gördüm. Hastaneye gitmeyi teklif ettim, kabul etmedi ve Deniz Hanım’ı istediği yere götürmemi söyledi. Deniz Hanım’ı arkadaşının meskenine bıraktım ve konutuma gittim, sabah 6 civarı Deniz hanım aradı, Ozan Bey’i sordu ben de meskeninde olduğunu söyledim. Telefonu kapattık” diye konuştu.Duruşmada müşteki avukatı evraktaki o gecenin kamera imajlarının renksiz olduğunu ve şahidin anlatımıyla kamera imgelerinin büsbütün çelişkili olduğunu söyleyerek bu çelişkinin uzmana sunulmasını talep etti. Sanık avukatı ise evrakta tüm evrakların mevcut olduğunu, karşı tarafın öteki sunacağı rapor yoksa kesin rapor alınmasını istedi.

“BURADA YAŞANAN ARBEDE DEĞİL”

Duruşmada kelam alan Deniz Bulutsuz, “Buradaki söylenen her şeyin, devamlı olarak nasıl yansıdığından yahut yansıtıldığından bahsediliyor. Bir arbede yaşandığından bahsediliyor devamlı olarak. Arbede dediğimiz şey iki insanın birbirine saldırmasıdır. Burada yaşanan arbede değil” sözlerini kullandı.Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, eksik konuların giderilmesini talep etti. Deniz Bulutsuz’un tedavisine ait evrakların hastaneden istenmesine karar veren mahkeme, hastaneden gelecek olan dokümanların kesin rapor alınması için İsimli Tıp Kurumu’na gönderilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.

NE OLMUŞTU?

13 Haziran akşamı yaşanan olayda; Deniz Bulutsuz, meskeninde bulunduğu Ozan İnanç’ın eski arkadaşlık muhabbetlerinden rahatsız olduğunu bildirdikten sonra fizikî ve ruhsal şiddete maruz kaldığını bildirerek polise başvurdu.

Darp raporu alan Bulutsuz’un bedeninde birçok çürüğe rastlandı. Saatlerce şiddet gördüğünü söyleyen Bulutsuz’un avukatının İstanbul Aile Mahkemesi’ne verdiği dilekçede, “Bulutsuz, İnanç’ın taşkınlıklarına reaksiyon verince şiddet görmüştür. Yüzünde ve bedeninde morluklar oluşmuştur” kelamları yer aldı.

Bu haberler akabinde İtimat ise mağdur olduğunu ileri süren açıklamalar yaptı. Mahkemeye de şiddette maruz kaldığına dair fotoğrafla sunduğu söylendi.

DENİZ BULUTSUZ YAŞADIĞI ŞİDDETİ İŞTE BU TÜRLÜ ANLATTI:

“Bu kelama bozulduğumu söylememin akabinde alkolün tesiriyle bağırıp çağırmaya başladı. Onu sakinleştirmek isterken yatak odasındaki abajuru duvara vurarak kırdı. Beni ittirince abajur çeneme geldi. Sonra beni yatağa yatırarak üzerime oturarak sert bir tokat attı. Akabinde bana vurmaya devam ederken kendi yüzüne de vuruyordu. Evden kaçmaya çalıştım. Meskenin üst katındaki merdivenlerden inerken saçımdan beni yakalayarak başımı duvara vurdu.Çarpmanın tesiriyle merdivenlerden düştüm. Birçok bölgeden yaralandım. Elimde su şişesi ile beklerken ‘Bana biraz su ver’ dedim. Elindeki suyu başımdan aşağıya dökerek, ‘Al sana su’ dedi. Meskenden çıkmama müsaade vermeyerek ‘Hiçbir yere gidemezsin. Sen bunu hak ediyorsun. Seni öldüreceğim’ dedi. Cep telefonumu elimden alarak cebine koydu. Beni meskende alıkoyduğu için büyük uğraşlarla ayakkabılarım olmadan konuttan çıktım. Sürücüsü, arkadaşımın meskenine bıraktı.”