Bülent Ersoy Mustafa Keser’e ateş püskürdü: Aslında sevmiyorum

Türk müziğinin efsane isimlerinden Bülent Ersoy, “Benzemez Kimse Bize” programını birlikte sunduğu Mustafa Keser’in sert kelamlarına karşılık “Benim oturduğum koltuk ona battı. Aslında Mustafa Keser’i sevmiyorum” biçiminde cevap verdi.

Bülent Ersoy ve Mustafa Keser’in birlikte sunduğu “Benzemez Kimse Bize” programı 2’inci kısmın akabinde final yaptı. Programın ekranlara veda etmesinin akabinde Mustafa Keser, Bülent Ersoy’a sert tenkitlerde bulunmuş ve “Seni Diva değil divan yaparlar” tabirleri kullanmıştı.

“BENİM OTURDUĞUM KOLTUK ONA BATTI!”

Söylemezsem Olmaz programına katılan Bülent Ersoy, Mustafa Keser’in kelamlarına karşılık şu kelamları söyledi:

“Benim için yapılanları hiç umursamasam da şayet gerek görüyorsam haddini aşana karşılık veririm. Somut göstergelerle, datalarla masanın üzerine atarım. Şahitlerle kanıtlarla söylenenleri çürütürüm. Aslında program benim programım. Benim oturduğum koltuk ona battı. Ondan rahatsız oldu. Orada bana bir oda hazırlanmış görmüyor mu? Aslında maddesel olarak da bir fark var, bunları bilmiyor mu? Mustafa Keser’i sevmiyorum. Bu şekil hareket eden insanlara sevgim vardı ise hiç bir dirhem sevgi kalmaz. Diva denmezmiş de beni divan yaparlarmış. Ben evrak ile sayın Bilal beyefendiye hepsini verdim. Herkes bu mevzuyu işledi, benim de karşılık vermem, gerçekleri sunmam gerekirdi. O nedenle buradayım.”

NE OLMUŞTU?

Usta sanatçı Mustafa Keser ve Bülent Ersoy‘un birlikte sunduğu “Benzemez Kimse Bize” 2’inci kısmının akabinde ekranlara veda etmişti. Programın bitme sebebinin Bülent Ersoy olduğunu söyleyen Keser, bahisle alakalı sert tenkitlerde bulunmuştu.

Instagram hesabından yaptığı paylaşımda Bülent Ersoy için “yersiz kapris” suçlamasında bulunan Mustafa Keser, “Olay yaratacak açıklamalarım olacak” diyerek gündemin en çok konuşulan isimlerinden biri haline geldi.

“YANILMIŞIM!” 

76 yaşındaki sanatçı,  YouTube kanalında Bülent Ersoy hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ünlü sanatçı, yaptığı konuşmada şu sözlere yer verdi:

“Ben Bülent Ersoy ile sahnede hiç çalışmadım fakat doğal huyunu, suyunu, sahnede neler yapıyor oradan buradan müzisyenlerden duyarız daima. Yapılan yanlışlar, davranış bozuklukları. Ben düşündüm ki, bu arkadaştan yaşça da büyüğüm, sanatça da büyüğüm. Bizim yanımızda yanlış bir hareket, zıt bir hareket yapmaz; musiki açısından da sanat açısından da yapmaz diye düşündüm. Yanılmışım. Elimden geldiğince programı yürütmeye çalıştım, onun açıklarını kapatmaya çalıştım. Ben 56 yıllık sanat hayatımda işime 56 saniye geç kalmadım. 14.00’te yapılacak çekim için 13.30’da oradaydım. Bekle ki zat-ı saygıdeğer gelecek! Saat 16.00’da çıktı geldi.”

“SAYGI YOK!”

Bülent Ersoy’a olan öfkesi devam eden usta sanatçı kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Bu nedir? Hürmet yok. Bir makyaja girdi, 4 saat. Akşam 20.00’de çıktı. Başlar başlamaz olumlu niyetlerimin yanlış olduğunu fark ettim. Zat-ı sayın zannetti ki, ondan rol çalıyorum. Benim rol çalmaya gereksinimim yok. Kuliste çektim kenara bunu ona da söyledim. “Bizimle 100 kişi çalışıyor, 4’le çarpsan 400 kişinin ekmek yemesine vesile olmuşuz. Yerli yersiz kaprisler yapma dedim. Sen de müziklerini söyle, adam üzere işimizi yapalım gidelim. Ben senden yaşça büyüğüm, 30 yıllık da canlı yayın deneyimim var. Müsaade et ben sunayım edeyim, su üzere aksın program…’ dedim. ‘Tamam’ dedi.​ İlk programda o kadar toz kalkmadı ancak ikinci programda karşısında güya hizmetçisi var, marabası var üzere muamele etti bana. Ben ondan 6-7 yaş büyük bir adamım. Bana oradan ‘Keserrrr’ diye bağırıyor. Rahatsız olduğum için bakmadım akabinde ‘Kürdoo’ diye sesleniyor bana.​”

“KİMSİN SEN?”

İki kısım ekranlarda kalabilen programın perde gerisini anlatan Keser, kelamlarını şu halde sonlandırdı:

“Kimsin sen? Ben bu üsluptan rahatsız olduğum için bakmadım. Bir de ‘Keser’i çağırdım bakmadı’ diyor. Keser senin babanı uşağı mı? İnsani ve ahlaki durumların neler olduğunu bu iki programda gördüm. Direktöre bağırır, rejisöre bağırır… Ona buna bağırır… Ses mes kalmamış. Rezalet bir okuyuş. Vokallere uyamıyor. Bu aksaklıklarda ne kanal idaresinin ne Polat’ın bir dahili yok. “